Kısacık bir filmdi. Sanıyorum alacakaranlık kuşağının kısa filmlerindendi. Gecenin geç vakitlerinde kardeşim ve ben, annemin tüm itirazlarına rağmen oturup izlemiştik.
Siyah beyaz bir bar sahnesiyle açılıyordu film. Barda orta yaşlı bir adam durmadan konuşuyor ve konuştuğu gibi de içiyordu. Şöyle diyordu: "Hepsinden nefret ediyorum. Onların bu dünyada yaşamaya hakları yok." Bu ya da buna benzer şeylerdi sözleri. Sözünün muhatabı olansa siyah insanlardı. O elbette onlara siyah demek yerine "zenci" demeyi tercih ediyordu. Karşısında duran adam ise ılımlı biriydi. "Onlar sana ne yaptılar ki?" diye soruyordu. Muhtemelen şöyle düşünüyordu: birinin nefreti haketmesi için mutlaka kötü birşey yapması gerekir. Diğerinin mantıklı bir açıklaması yoktu elbette bu sözlere. İçi nefretle dolmuştu ve nefretinin mantığını sorgulamak aklına bile gelmemişti.
Yeterince içtiğini düşünen nefretadam bardan çıkıyordu sonra. Daha kapıdan pek uzaklaşamadan bir grup insan ona doğru koşmaya başlıyordu: "İşte orada, koşun yakalayın, seni pis zenci." Nefretadam önce neye uğradığını anlayamıyordu elbette. Çünkü, sözlerin muhatabı olan insanı etrafta aramaya başlıyordu.Daha sonra diğer nefretadamların kendisine doğru koştuğunu görüp kaçmaya başlıyordu. Kaçarken bir yandan da bağırıyordu: "Hayır ben zenci değilim. Ben de sizler gibi beyazım." Öfkeden deliye dönmüş nefretadamlar topluluğu kahkahalar atıyordu. "Şu zenciye de bakın, kendisini beyaz sanıyor." Kaçmak ve kovalamak üzerine dönüyordu film. En son bir yere sığınmış adam öfkeli kalabalığın sesini duyuyor ve düşünüyordu. Kimbilir belki de ilk defa sorguluyordu nefretinin anlamsız nedenini.
Şimdi düşünüyorum da; hayatın tıpkı o filmdeki gibi bir adaleti olsaydı. Çok değil sadece 10 dakika kim neden nefret ediyorsa ona dönüşseydi. O zaman insanlar seçemedikleri şeyler için birbirlerini yargılamaktan vazgeçip, insanları sadece insan olarak düşünmeyi ve öyle kabul etmeyi becerebilirler miydi?
Resim: Gürbüz Doğan Ekşioğlu
"siyah" demenin ne farkı var ki? aynı mantık...
YanıtlaSilAsıl tuhaf olan ırk, din, dil olarak ayrılıyor olmak. Tanımlamak için "insan" kelimesi nemize yetmiyor? Ne kadar gereksiz ne kadar anlamsız anlamsız...
YanıtlaSilEğer lafın banaysa Sevgili Kabakmeltemi anlatmanın başka yolunu bulamadım :)
Çikolata nasıl olurdu?
YanıtlaSilKesinlikle harika olurdu :)
YanıtlaSilBen küçükken teyzem bana hep çikolatam derdi, rengim nedeniyle :) Bunu nasıl düşünmedim ki?
her zaman "biz" ve "onlar" olmak öğretiliyor ve bu şekilde mevcut düzenin devamı sağlanıyor.
YanıtlaSil"öteki"ni tanımayan, "öteki"ni bilmeyen, "öteki"nden uzak ve hatta "öteki"nden korkanlar da kendinden farklıyı bazen sadece dışlıyor bazen de yobaz nefretin savunucusu ve uygulayıcısı oluyor.
anlamsız? evet...
geçerli? o da evet...
Keşke sadece "biz insanlar" demeyi başarabilsek... Keşke...
YanıtlaSilkeşke... :)
YanıtlaSilgüzel bir hatırlatma oldu, üstelik tam da zamanında!
teşekkürler.
"insanları sadece insan olarak düşünmeyi ve öyle kabul etmeyi becerebilmek" belki de dünyadaki en zor şeydir.. İmkansızdır hatta.. Ya ezilmeye katlanarak bir derviş olup çıkacaksın ya da bencilce davranıp sadece işine geldiğinde yapacaksın bunu... Asıl korkutucu olan da bu değil mi? Çok bulantılı bir dönemin insanlarıyız... Yaşayabilmek için muhakkak adaletsizlik yapabiliyoruz.. Şöyle bir düşündüğümüzde de çıkış yolu bulmak imkansız hale geliyor.. Keşke tüm insanları sevebilecek bir yaratık olabilseydik...
YanıtlaSilEvet, bu imkansız görünüyor ne yazık ki, insanların hepsi "biz sadece insanız" demedikten sonra. Bu mümkün mü? Elbette değil. Hep bir yerlere, birşeylere ait olmak zorunda hissediyoruz. Bir gruba dahil olmalıyız ki o grupla birlikte güçlü hissedelim kendimizi. Bu böyle. Sistem bu şekilde işliyor.
YanıtlaSilDediğin gibi keşke tüm insanları sevecek bir yaratık olabilseydik. Ama ne yazık ki nefret duygusu çok daha baskın çok daha güçlü bir duygu...
kapuskadan nefret ediyorum.Kapuska olsam anlardım heralde halini :)
YanıtlaSilçok eğleniyorum şu anda...neden nefret ettiğimi ararken...
Alemsin :) Sabah sabah güldürdün beni. Kapuska ha :D
YanıtlaSilGünaydın canım bu arada, günün güzel geçsin...
Ah ne çok istedim, isterdim ve istiyorum insanlar şu bol keseden nefret ettikleri her ne ise ona dönüşseler diye.
YanıtlaSilYa da kadın-erkek, erkek-kadın olsa. Empati bir nebze bu işte ama yapabilene...
Zaten tüm sorun empati eksikliğinden kaynaklanmıyor mu? Empati arttığı oranda kötülük ve nefret azalır gibi geliyor bana...
YanıtlaSilHayatı ötekileştirerek yaşamak, anlamadığını (ki anlama tembelliği bu)red etmek ve kendince hükümler koymak, insanı insan olma özünden hep ötelere götürür. Hayat, hayatta kalmak ve üremek üstüne en basit doğal denglem üzerinde inşaa olur. Av avcı iken, avcı ise av olduğunda hayatta kalmanın anlamını kavrar. Azıcık anlamak ve anladığını kabullenmek ne hoş adımlar attırır oysa.Gene ne güzel bir gündem yazısı yazmışsın kalemine sağlık.(Klavyen de olabilir)
YanıtlaSilEllerine sağlık öncelikle (beynine ve ruhuna sağlık aslında)..
YanıtlaSilDünyayı ikiye bölmüşüz: ben ve diğerleri. bu bakış açısıyla baktıkça bu yargılamalardan kurtulmak mümkün görünmüyor. Oysa bir bütünüz. Ve evrende bizim farkedemediğimiz bir düzen ve adalet var.
Kesinlikle sana katılıyorum keşke bir 10 dk herşey filmdeki gibi olsa.
nefret adamlar başlığını okuyunca senin birilerine kızmış olabileceğini düşündüm önce hiç böylesi bir yazı beklememiştim. Konunun nefret edilen tarafına dönmüş olması çok hoş.
"...siyah demek yerine zenci dedi..." gibi bir şey demişsin ya... o sözün üzerine demiştim... al işte "ırk ayrımı"...
YanıtlaSilneyse, ben karıştırmayayım... ;)
KAPTANZADE: Ve bir adım yolun başlangıcıdır, değil mi? Teşekkür ederim Sevgili Kaptan.
YanıtlaSilMETANOİA FOREVER: Tıpkı ikili ilişkilerde olduğu gibi, toplumsal ilişkilerde de "biz" diyememek sorunlara yol açıyor. Ama insanoğlu bütünlükten ziyade bölünmeye hevesli... Ne yazık...
KABAKMELTEMİ: Siyah insanlar demenin ırk ayrımı yapmak olduğunu düşünmüyorum. Siyahlık tıpkı kıvırcık saçlı, uzun boylu, ince demekten farklı değil benim açımdan. Bir çeşit tanımlama yani.