Bazı günler böyle başlıyor. " Bu sabahın bir şiiri var." diyorsun pencereden bakarken. Uyku ile uyanıklık arasında kalmış kararsız gözlerin o şiirin dünyanın yüzeyinde mi yoksa aklının göğünde mi dolaştığından emin olmasa da "olsun" diyorsun "görünür ya da görünmez... şiir var"
İşte böyle bir sabaha uyandım ben de Sevgili Dostum. Dillendirilmez ama hissedilebilen bir şiir dolanıyordu toprak üzerinde. İnan bana karıncalar bile dikkat kesiliyorlardı onun harflerine basmamak için. Milyonlarca harf milyonlarca kelime milyonlarca cümle ve sonsuza uzanan beyaz bir duvak gibi bir şiir... Öyle masum ve öylesi umutlu...Ve öyle anlatılamaz...
"Kalsam" dedim bu pencere önünde. Hani vardır ya öyle günlerin. Tüm hayatını; geçmişi ve geleceği dahası bugünü sırf o pencere önü için feda edesin gelir. İstersin ki; gün ilerlemesin, güneş göğe sabitlensin, ışık hep aynı yönden sarı bir şelale gibi aksın toprağa. O tahta kapıdan sokağa aceleyle fırlayan siyah saçlı kız çocuğunun bukleleri uçuşsun sonsuza dek, komşu kadın hep aynı tonda söylesin o içli türküyü, kedi o ağacın altında uyusun her daim ve tüm bunlar pencerenin tahta çerçevesi içinde sabitlenip senin gözlerinin içine dolsun.Oysa bilirsin ki; hiç birşey ama hiç birşey sonsuza değin aynı kalmaz toprak üzerinde. Aklının içinde ise, belki...
"Biri eksik olsa tüm bunlardan, sokağın şiiri yine aynı şiir olur muydu?" diye geçti içimde. O çocuk fırlamasa sokağa, komşu kadının türküsü sussa ya da kedi gitse başka bir sokağa... Olur muydu? Hangi şiirden bir kelimeyi çıkarırsan o şiir hala aynı şiir olmaya devam eder ki?
"Ah Sevgili Dostum bir gün hayata veda ettiğimizde ardımızdan böyle diyecekolan olur mu acaba?" diye geçti aklımdan sonra. "Onsuz bu şiir eksik..." Kim bilir? Dünyayı, hayatı, olan biten ne varsa herşeyi bir şiir olarak görenler derler belki... "Onsuz bu şiir eksik..." Her ölüm şu koca şiirden çalınan bir harf değilse nedir?
"Ölümlerden söz etme" dersin. Ben de susarım çoğu kez. Susarım ama içten içe de "kabul etmeli" derim. "Nasıl hayat nefeslerden, gülümsemelerden, öfke ve kızgınlıklardan oluşuyorsa aynı zamanda vedalardan, kayıplar ve eksik kalmalardan da oluşuyor."diye düşünürüm hüzünle. Ah be sevgili dostum gidenler ve bitenler oldukça hep eksik gedik her yanımız. Kabullenmeli...
Hala sokağın şiirine bakıyorum Sevgili Dostum. Gördüğüm ve gizli kalan kelimelerine... Ve o gizli kelimeler, solgun gün ışığında ortaya çıktıkça bütün oluyorum ben. Ellerime harfler bulaşıyor. O harflerden sana gün ışığına bulanmış bir şiir yolluyorum.Işık yükseldikçe gözlerinin göğünde, görünür olacak o kelimeler... Endişelenme...
Resim: Albert Braut
Şairi ölür şiir de öyle biter. Şair ölmeden şiiri de anlaşılmaz. Bir kayıp olmadan, kazanılmaz ki diğeri.
YanıtlaSilAma sevinelim, Yazarlar iyi yaşar, güzel yaşar güzel yazanlar.
İyi yaşıyorsun vesselam? Eksiltme...
İyi yaşamakla kalmıyor, iyi yaşatıyor da.. Sabah sabah okuduğum ilk ve en leziz şeydi.
YanıtlaSilRüyacı ve Buzcevheri ne desem ikinize de bilemedim. Çok çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilmerak etme dostum, o şiiri bozan düzeltmesini de biliyordur elbet. Hepimiz yapmazmıyız değişiklikler. Elbette silgi ile silmiyoruz zamanı dolan harfleri, yavaşça gömülüyorlar sayfalara, görünmez hale geliyorlar. Ama yeni harfler geliyor görmüyormusun, yeni şiirler ortaya çıkıyor, yaşlı komşunun türkü sesi gitsede, diğer taraftan bir bebeğin nağmeleri gelmiyormu? gidenlere üzülmek yerine, olanları en iyi şekilde kullanmalıyız, unutmamalıyız şiir kokan harfleri, unutmamalıyız tabiki de gidenleri, endişem yok dostum biliyorum ışık yükseldikçe gözlerin göğünde görünecektir görünmeyenlerde...
YanıtlaSilSözcükler ne kadar değerli değil mi?
YanıtlaSilbu harika yazı yüzünden dudaklarımda sigarayla babam tarafından yakalanıyordum =) öyleki içime işlesin diye beklerken öylece kalakalmışım bilgisayarın başında. harika olmuş...
YanıtlaSilPencere önünde çok kaldım ben, anladım seni...
YanıtlaSilYOLCU: Dünya hafrler yığını dostum bir yapboz tahtası... Bir şiir eksilirken bir başkası gün ışığına çıkıyor...
YanıtlaSilKARÖSHİ: Hem de nasıl...
KALDIRIMÇOCUKLARI: Sözlerin beni nasıl şımarttı bilsen... Çok çok teşekkür ederim. Beğenmen beni çok mutlu etti.
BETTY PUF PUF: Anlarsın sen beni Betty'im... Pencere önünde dalıp kalanlardanız biz...
''Eğer ölüm şu koca şiirden çalınan bir harf değilse nedir?''
YanıtlaSilEvet, bu işte :)
Çok çok güzeldi, bu güzel yazınızın tadına doyamadım (:
Kalbinize sağlık...
Sevgilerimle...(:
Çok çok teşekkür ederim Gathering :)
YanıtlaSilResimler çok güzel naftalin kokusu ve sabun kokusu sardı burayı hani japonların bir icadı varya gezdiğin sitelerin kokusunu alacaksın diye işte senin sitendede böyle ruhu okşayan bir koku var, şu satırında ki gibi "Hangi şiirden bir kelimeyi çıkarırsan o şiir hala aynı şiir olmaya devam eder ki?"
YanıtlaSilSabun kokusuna da naftalin kokusuna da bayılırım... Ne güzel bu duyguyu veriyorsa :) Çok teşekkür ederim Siminya :)
YanıtlaSil