Geçenlerde bir ürün almak için, pek çoğumuzun yaptığı gibi, internette küçük bir araştırmaya giriştim. Kimler kullanmış, ne kadar süre kullanmış ve ne sonuç almışlar gibi. Sadece kadınların üye olduğu sitelerden birinde bir genç kızımız ürünü çok beğendiğini, sahiden işe yaradığını, ürünün bilmem kaç ay deneme süresi olduğunu, hinlik yapıp o süre dolmadan ürünü götürüp geri vereceğini, mağazadan parasını alacağını ve başka bir mağazaya gidip aynı üründen alacağını ve bir süre de onunla idare edip bu şekilde bir döngü kuracağını yazmış. "Neye şaşırıyorsun ki böyle insanlar var elbet" diyebilirsiniz. Evet biliyorum böyle insanlar olduğunu. Beni şaşırtan (üzgünüm ama hala böyle insanlara şaşırıyorum) bu tavır olduğu kadar bunu böylesi bir açıklıkla, sanki çok akıllıca birşey yapıyormuş gibi ayan beyan ilan ediyor olması ve sanki "helal sana vallahi çok akıllısın" gibi bir takdir bekleyen bir ifade kullanması.
Son zamanlarda bugüne kadar doğru bildiklerimin bugün artık geçerli olmayışından dolayı ciddi bir kafa bulanıklığı yaşıyorum. Tüm değerlerin altıüst oluşu, eskiden kınanan herşeyin şimdi "akıllık" olarak adlandırılması, hala dürüst ve erdemli bir hayatı yaşamaya çalışanların "saf", "eski kafa" "işini bilmez" olarak aşağılanması zihnimi ciddi biçimde bulandırıyor. Neyin doğru olduğunu biliyor, inatla ve ısrarla öyle yaşamaya çalışıyorum elbette. Birinin eşyasını çalmak kötüdür, birinin hakkını gaspetmek kötüdür, yalan söylemek kötüdür, insanları kandırmak kötüdür, onların insani olmayan yaşam şartlarında yaşamalarına göz yummak kötüdür, canlı olan herşeyin bir yaşam hakkı olduğunu bilmemek ve buna saygı duymamak kötüdür. Bütün bunları zaten herkes bilir. Zaten sorun da neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyor olmam değil sorun insanların temel doğruları bir çırpıda kolayca çöpe atıp anında koşullara uyum sağlıyor oluşu. Lütfen buna da "neden şaşırıyorsun?" demesin kimse. Asıl sorun buna şaşırmıyor olmakta değil mi?
Bence tüm bu altüst oluş yavaş yavaş her katmana sızıyor. Farkında olmadan her birimizi zehirliyor. Sahip olduğumuz değerleri kaybetmesek bile en az onun kadar kötü birşeyi yapıyoruz; kanıksayıp kabul etmeyi. Şöyle bir durup düşünün, hepimiz yapmıyor muyuz? En fazla dudaklarımızın kıyısında "farklı olsa şaşardım" gülümsemesi olmuyor mu? Oluyor. İşte bütün bunlar beni gelecek konusunda hayli umutsuzluğa itiyor. Ne zaman bu düşüncelere kapılsam "iyi ki bir çocuğum yok" diyorum. Zira bir çocuğu böyle bir geleceğin içine atmak bana korkunç görünüyor.
Daha umutlu olduğum zamanlarda ise iyilik, merhamet (ne güzel bir kelime bu), vicdan, empati, hoşgörü, yaşam hakkına saygı gibi gayet insani değerleri içinde tutan insanların birer dalga gibi bu değerleri etrafındaki insanlara aşılayacağına ve bu dalgaların birleşip yeniden güzel birşey oluşturacağına inanıyorum. Eski fotoğraflara bakıp bir zamanlar bütün bunlar vardıysa bundan sonra pekala mümkün olabilir diyorum. Ama elbet okudukça, gördükçe hem dehşete düşüyor hem de umudumu yitiriyorum.
İnsan umudunu yitirdiğinde elinde ne kalır ya da kalanların bir değeri olur mu inanın bilmiyorum. Bence pek çok insan aynı dertten musdarip. Bu yüzden içinde merhamet, vicdan geçen ne bulursak ona sımıskı sarılmamız. Bu yüzden bir taksi şoförünün arabasında unutulan para dolu bir çantayı karakola götürmesi gözlerimizi yaşartıyor. Yaşlı bir teyzeyi karşıdan karşıya geçiren bir delikanlı gördüğümüzde gidip yanaklarını öpmek istiyoruz. Herşeye rağmen doğru bildiğinden şaşmayan ve bu yüzden de işinden olan bir adamın varlığı yine bu yüzden içimize ışıklar saçıyor. Bence hepimiz içine düştüğümüz cehennemden çıkmak için umutlu olan ne varsa sarılıyoruz. Ve hepimiz artık doğru bildiklerimizin altüst olduğu bir ülkede aynı kafa bulanıklığı içinde sersemlemiş bir vaziyette yaşamaya çalışıyoruz.
Fotoğraf: Pinterest
Daha umutlu olduğum zamanlarda ise iyilik, merhamet (ne güzel bir kelime bu), vicdan, empati, hoşgörü, yaşam hakkına saygı gibi gayet insani değerleri içinde tutan insanların birer dalga gibi bu değerleri etrafındaki insanlara aşılayacağına ve bu dalgaların birleşip yeniden güzel birşey oluşturacağına inanıyorum. Eski fotoğraflara bakıp bir zamanlar bütün bunlar vardıysa bundan sonra pekala mümkün olabilir diyorum. Ama elbet okudukça, gördükçe hem dehşete düşüyor hem de umudumu yitiriyorum.
İnsan umudunu yitirdiğinde elinde ne kalır ya da kalanların bir değeri olur mu inanın bilmiyorum. Bence pek çok insan aynı dertten musdarip. Bu yüzden içinde merhamet, vicdan geçen ne bulursak ona sımıskı sarılmamız. Bu yüzden bir taksi şoförünün arabasında unutulan para dolu bir çantayı karakola götürmesi gözlerimizi yaşartıyor. Yaşlı bir teyzeyi karşıdan karşıya geçiren bir delikanlı gördüğümüzde gidip yanaklarını öpmek istiyoruz. Herşeye rağmen doğru bildiğinden şaşmayan ve bu yüzden de işinden olan bir adamın varlığı yine bu yüzden içimize ışıklar saçıyor. Bence hepimiz içine düştüğümüz cehennemden çıkmak için umutlu olan ne varsa sarılıyoruz. Ve hepimiz artık doğru bildiklerimizin altüst olduğu bir ülkede aynı kafa bulanıklığı içinde sersemlemiş bir vaziyette yaşamaya çalışıyoruz.
Fotoğraf: Pinterest