Çok sevindiğinde çok üzüleceğine inanan bir topraktan geliyoruz biz. Bu yüzden sevincimizi hüzün kremasıyla süslememiz. Kimsenin yeterince iyi, kimsenin yeterince temiz olamayacağına öyle inandırılmışız ki, bu yüzden bunca korkuya sarılıp uyumalarımız.
Kızma bana Sevgili Bay M. Ben korkularla büyütülmüş bir çocuğum. Şu koca coğrafyada korkulardan elbiseler biçildi bana. Ve korkulardan ayakkabılar giydirildi ki; gitmeyeyim, kalayım olduğum yerde. Öyle çok öyle çok korkutulduk ki biz, hepimiz, artık neden korktuğumuzu bile bilmez olduk. Başımıza yük olan canımızı koruyoruz sandık önce. Ama değildi. Hiç üzülmemiş, hiç kederlenmemiş, hiç hayalkırıklığına uğramamış gibi bütün bunlardan korkuyoruz sandık sonra. Oysa bırakınız korkuyu bunlarsız nasıl yaşanır bilmiyorduk bile.
Ah Sevgili Bay M. Biz asıl galiba birbirimize inanmaktan, birbirimizi anlamaktan, dahası iyice anlaşılır olmaktan, bağlanmaktan ve hiç kopamamaktan korkuyorduk. Tek olmayı aslan gibi bir yürek sanmak gibi bir yanılgıya sahiptik, ne tuhaf. Onun için kızma bana. Daha öğrenilecek çok şeyi olan biriyim ben belki de. Ve belki de sen de öyle. Bir ilkokul sırasında otur benimle sadece. Baştan başlayalım. Benim iki örgüm olsun kulaklarımın üzerinden iki nehir gibi akan. Senin burnunu gıdıklayan gözlüğün. Parmaklarımız, ellerimiz küçücük ve cahil olsunlar yine. Gözlerimiz yine öyle şaşkın. Olmaz mı?
Fotoğraf: familye
Korkutularak yaşamlarını sürdürenler, bu korkuları içlerinden atabilmek için, korkutmayı seçtiler, şimdiye dek.
YanıtlaSilBelki, şimdiden sonra bunun farkına varıp, korkutmak yerine...
Umarım.
:)
korku, insanca, ve insanı ileriye götürür.
YanıtlaSilçok etkileyici bir not yazmışsın.
elbette, olabilecek birşey.
kişilere bağlı.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÖylesine güzel bir anlatım,yüreğinizin sözcükleri hiç tükenmesin,sevgiyle kalın...
YanıtlaSilMutluluğumuzu,özlemlerimizi öyle çok hüzüne boyarız ki biz,hayatın an kadar kısa olduğunu unuturuz.En önemlisi de kendimizi sevmemiz gerektiğini öyle geç öğreniriz ki,baştan başlayabilmek için yüreğimizdeki çocuğa çocuklağa hep geri döneriz...
Benim sayfada bir mimin var, valla ben de korktum da cevapladım. Sen ne yaparsın bilemem:))))
YanıtlaSilGulmekten korkan baska halklar varmidir, " ay cok gulduk, hayirdir insallah" diyen... Gulmekten korkariz, cok sevmekten korkariz "fazla muhabbet tez ayrilik getirir", cok nazar deger, cok degiririz belki de..
YanıtlaSilGuzel yazi...
EKMEKÇİKIZ:Çok doğru bir tespit bu. Korkuları içlerinden atabilmek için korkutmayı seçmelerinin yanı sıra başkalarını korkutarak bir zamanlar çok korkutulmuş olmalarının intikamını almayı da tercih ettiler. Yanlışa başka bir yanlışla cevap vermek bunun adı. Oysa yanlışı düzeltmek gibi bir seçeneğimiz de var.
YanıtlaSilDEEPBLUEEAGLE: Korku insanı nasıl ileriye götürür?
SPES: Hepimiz aynı toprakta yaşadığımız için belki bütün bunların hepimizin içine kazınması.
NEHİRE: Çok teşekkür ederim. Dilerim hepimiz hayatımızın hangi diliminde olursak olalım baştan başlama yürekliliğini gösterebiliriz.
LEYLAK DALI: Canım Leylağım en kısa zamanda cevaplayacağım mimi. Başımla gözüm üstüne :)
MEHTAP PASİN GUALANO: Ne kadar tuhaftır değil mi bu gülmekten korkmak işi. Saçma olduğunu bile bile ben bile çok güldüğümde endişeye kapılıyorum. Bazı şeyler ne kadar mantıksız da olsa içimize derin derin kazılıyor. Çok teşekkür ederim.
"Ah Sevgili Bay M. Biz asıl galiba birbirimize inanmaktan, birbirimizi anlamaktan, dahası iyice anlaşılır olmaktan, bağlanmaktan ve hiç kopamamaktan korkuyorduk. Tek olmayı aslan gibi bir yürek sanmak gibi bir yanılgıya sahiptik, ne tuhaf. "
YanıtlaSilHerkesin hayatında bir bay/bayan M. var galiba :)
Sevgili Bay M. duymayacaksın beni biliyorum ama yine de sesleniyorum sana: bırak inadı... aramızda savaş mı var sanki?
Bu bay M. Kafkaesk bir yabancılaşma belirteci değil sanırım. Kendi yüreğinin zifiri labirentlerinde kaybolmuş birisi de değil bence. Bu bay M. adının harflerini ilişkiyle yeniden oluşturmayı uman birisi, yalnız mı? Belki..
YanıtlaSilVİŞNE AĞACI: Bay M. seni duydu :) İnatçı olmadığını söylüyor :)
YanıtlaSilADSIZ: Hayır değil. Kayıp da değil Kafkaesk de. Bay M. henüz tam aydınlıkta durmuyor. O yüzden bilmiyorum tam olarak ne arıyor. Belki güneş biraz yükselirse o zaman...
Aydınlık karanlığın olmayışı mı bilmiyorum,insanın kendisinin bile tam farkında olmadığı karanlık bir yanı var bence. Güneş yükselince insanla gölgesi ayrı yöne düşebilir,gölgesi kendine ne zaman düşer insanın? Bilmiyorum. Neşet Ertaş diyorki"kötülerin g(k)ölgesi olmaz",insan zamanını gölgesinde anlayabilir.
YanıtlaSilgölgesi insana yarendir, önüne düştüğünde...
YanıtlaSil