Zaman zaman size de oluyor mu bilmiyorum ama yazmak bazı zamanlar bana çok uzak bir eylemmiş gibi görünmeye başlıyor. Yazmak zorunda mısın yazma diyenleriniz çıkacaktır. Elbette zorunda değilim. Ama yapmaktan keyif aldığım nadir şeylerden biri bu. Ve bundan vazgeçmek istemiyorum.
Bugün uzun zamandan sonra ilk kez blog blog dolaştım. İnsanlar ne yazmış, gündemlerinde neler var şöyle bir baktım. Çok da keyif aldım. Yeni bloglar keşfettim. Saati düşünmeden yazıların içine kaybolup gittim. Ve onları okurken bir yandan da neden yazmaktan bunca uzaklaştığımı düşündüm. Hem bu blogda hem de milliyet blogda dünyanın yazısını yazmış biri olarak şimdi bu durgunluk çok acaip geliyor. Zira uzun bir zaman hemen hemen hergün yazarak geçirdim zamanımı. O zamanlar anlatacak şeyim mi çoktu şimdi birşey kalmadı mı bilmiyorum. Aslında var, var olmasına ama belki de benim uğraşasım yok. Böyleyse sorun yok. Ama ya artık beynim düşünmeden, sorulamadan donuk donuk günlük hayatı yaşıyorsa? Ya bunun için birşey yazmak istemiyorsam? Düşüncesi bile korkunç.
Bu ara okumak konusunda da sıkıntılıyım biraz. Bulut Atlası hala elimde sürünüp duruyor. Sıkıcı mı? Hiç değil. Bilakis. Ama zamanımı daha çok oyun oynayıp saçma sapan gündelik sorunları düşünerek geçirdiğim için zaman kalmıyor galiba. Bazen diyorum kafa yoracak işleri bir kenara atıp dinlenmeye mi ihtiyaç duyuyoruz acaba? Peki ya böyle yaparak rahata alışıyorsak? Okunması kolay yaz kitaplarından sonra Tolstoy, Nabokov bize fena halde sıkıcı gelirse? Ya da hiç yazmaya yazmaya yazma isteğini yitiriyorsak? Falan filan.
Böyle olunca yani okuyup yazmayınca günleri boşa harcamışım gibi geliyor. Odam tıka basa kitap doluyken benim aptal bir bilgisayar oyununda zaman geçiriyor olmam ciddi bir vicdan azabı. Bunu ne zaman birine söylesem "boşver biraz da dinlen" diyor. İlk başlarda hak versem de şimdi aynı şekilde düşünmüyorum. Çünkü beyin inanılmaz bir şekilde tembelliğe eğilimli. Bir kez kaybetti mi normal çalışma biçimini, kolaya alıştı mı bir daha eskiye dönene kadar akla karayı seçtiriyor. Ne yapmalı?
Velhasılı bu tembellik fena halde canımı sıkıyor...
Yazmak süreklilik gerektiren bir eylem. Bende sayısız deneme, makale yayınlayıp, bir roman çıkartıktan sonra, yazmadığım günlere geldim. Yazdıklarımı okuyunca, yeniden öyle hiç yazamayacağımı düşünüyorum bazen. Ama yazma eyleminin de bisiklet sürmek gibi unutulmayacağına, tek çaresinin günlük virdler halinde okuma ve yazma eyleminin tekrarlanması olduğuna inanıyorum. Yazıya dönüş mümkün, ama arayı açarsan o zaman zor. Vicdanının sesine kulak ver diyorum. Kolaylıklar diliyorum.
YanıtlaSilDaha önceleri içimden geldiği zaman yazmam gerektiğini düşünüyordum. Ama belli ki yanılıyorum. Çünkü tıpkı okumanın olduğu gibi yazmanın da bir disiplini var. Beynimiz çok kolay alışıyor tembelliğe.
YanıtlaSilgel yanıma ben de aynen öyleyim. İki saatte okuyup bitereceğim incevik kitapalr elimde bir hafta boyunca sürünüyo ve ben oğluma kızarken bilgisayar oyunlarının tiryakasi oldum. Duruma son noktayı oğlum koydu yine: Ben sana benzeyeceğime, sen bana benziyorsun dedi iyi mi?
YanıtlaSilBen biraz biraz toparlamaya başladım sanırım. Bu haftasonu iyice toparlanacağım :) seninle hep konuşuruz ya yaz kitapları bizi kolaya alıştırıyor diye... önceleri zorlamak lazım sanırım kendimizi...
YanıtlaSilBen de bazen ardarda bir sürü şey yazmak istiyorum, bazen de elim klavyeye gitmiyor bile!
YanıtlaSilSanırım o anki ruh halimizle çok alakalı.
ruh halimiz kötüyse yazamıyoruz bu doğru ama yazmanın çoğu zaman sağaltıcı bir etkisi var. Belki o haldeyken yazmak iyi gelir denemek lazım...
YanıtlaSilSadece sen mi? Takip ettiğim bir çok blog terkedilmiş kasaba gibi.(Sanki benimkisi panayır yeri)
YanıtlaSilSıkıntılı günler geçirdiğimiz doğru, klavyenin başına oturduğumuzda anlamsız geliyor yazmak ama bir yerde de devam etmek gerekli.Önce bilgisayar oyununu bırak bu çok önemli. Kelimelik dedikleri lanet oyun beni de esir almıştı. Yeğenlere kızarken biz daha çabuk alışıyoruz.Bu aralar çok güzel kitaplar çıkıyor, onlara odaklanmak lâzım. Okudukça yazma isteği gelecektir.
Boşver sen de biraz dinlen kanka:))
YanıtlaSilhani ve acaba tebdil- i mekan mı yapsan diyorum?
Kendimden biliyorum çok acayip ferahlık veriyor..:))
Sevgiler ve dahi selamlar